4 Mart 2013 Pazartesi

Adana kebabı değil, adeta Kayser Soze.

Selam arkadaşlar,

Hiç aklımda olmayan bir konuydu ama, Adana kebabından bahsedeyim istiyorum.

Diğer şehirleri bilmiyorum ama İstanbul'da "Urfa acısız - Adana acılı" diye bir ayrım var. Orijinal Adanalılık taslayan kebapçılar bile bunu söylüyor hatta. Nereden çıkmış kim uydurmuş bilmiyorum ama bu kadar saçma bir şey olamaz.

Aşama aşama gidelim:
Bu değil.

1. İstanbul'da yediklerimiz gerçekten Adana kebabı mı?

Hayır. Bu benim burun büktüğüm bir konu değil, ama bilin ki hayır.

İstanbul, yeme alışkanlıklarının Adana gibi olmadığı bir yer. Mesela biz dana etini pek tercih etmeyiz, salçasız yemekten çok hoşlanmayız, baharat ise olmazsa olmaz. Zeytinyağlı, bizim için "salata niyetine" bir şeydir. Gerçi bakmayın, ben zeytinyağlı kereviz için adam dövecek biriyim ama o ayrı. Genelden bahsedersek, etli-soğanlı-salçalı bir mutfağı vardır bizim oranın.

Bu değil.
Bu kültürü aynen alıp İstanbul'da uygulamak ne kadar kârlı olabilir ki? Siz Adana Kazancılar Çarşısı'nda yediğiniz kebabı gelip burada aynen yapsanız, bulunduğunuz bölgedeki 3-5 Adanalı dışında kaç kişi gelecek? O kebap buralılar için fazla yağlı, gereksiz ağır gelmeyecek mi? Şu durumda, benim sorunum kebabın gerçeğe uymamasıyla değil, uyduğu iddiasıyla.

2. Adana kebabı acı mıdır?

Hayır, hayır, yüz bin kere hayır, acı çektirme bana!

Bu hiç mi hiç değil.
Değildir. Net. Evet salçalı ve baharatlıdır, ama acı değildir. Ha şimdi diyebilirsiniz ki, "Ama Adanalıların acı eşiği yüksek olduğundan, size acı gelmeyen şey bize öyle geliyor." Yine de hayır. Çünkü burada Adana diye satılan şey, orijinal Adana'dan daha acı.

Şimdi de eğer "Hm o zaman orijinal Adana, buradaki Urfa gibi mi?" derseniz, ona da hayır. Çünkü buradaki Urfa, tatsız tuzsuz kupkuru kıyma - eminim orijinali öyle değildir. Adana öyle değil. Çünkü baharatlı olan şey kesin acı olacak diye bir şey yok.

Eğer Adana'da siz "acılı" dememiş olmanıza rağmen acı bir kebap gelirse, ben Adana diye bildiğim yerin aslında neresi olduğunu sorgulamak durumunda kalacağım.
İŞTE BU!

3. İstanbul'da "hakiki Adana'yı" nerede buluruz?

Bilmiyorum. Fakat şunu net olarak söyleyeyim, Adana'yı yanında bulgur pilavıyla getirmek, olumsuz bir önyargı için yeterli sebeptir. Tamam belki yediğiniz şey güzel olabilir ama bilin ki başka bir şey yiyorsunuz.

Eskişehir'deymiş, ama güzel, evet.
Dürümcüler:

- Beşiktaş'taki Dürümce hala var mı bilmiyorum, varsa oradan ZİNHAR uzak durun. Adana bu değil.
- Arka Sokak Lezzetleri'ne uyup Dürümzade'ye giderseniz, üç kişilik ekmeğin içinde çeyrek porsiyon et yiyeceksiniz, üstelik kuru, üstelik teneke yağlı.
- Melekler Dürüm Evi'nin, orijinalliği yok ama yeniri var. Dürümün içinde mor lahana olmasaymış iyiymiş ama yine de diğer ikisinden daha iyi.
- Kimyon Dürüm, tamam komşumdur severim, ama Adana farklı bir şey. Üzgünüm, etinde tat yok.

Restoranlar:

- Zübeyir,
- Musa Ustam,
- Umut Ocakbaşı'ndakiler "gerçek" değil. Ha bir "et ürünü" olarak fena değil, eyvallah, ama bilin ki kebap tam olarak öyle bir şey değil. Buradaki kebaplar "kuru" oluyor, pırıl pırıl görünüp buram buram kokan kebaplar değil bunlar. Et işte.

- Kadıköy Çarşı'daki Kolcuoğlu (diğerlerine gitmedim)
- Kalamış'taki Kazancılar ise, nispeten daha iyi, kebaba benziyor. (Kazancılar el değiştirmiş gerçi, ben gideli çok oldu.) Daha bi güzel görünüyor, o kadar kuru değil, "salça rengini" görüyorsunuz.

- Yüzevler'in Adana'daki asıl yeri bile "on numara" değildir, o yüzden İstanbul'dakinin de gerçekten iyi olacağını düşünmüyorum. Ama denemedim.

- Küçükyalı Yeni Dostlar'ın methini çok duydum ama henüz gitmişliğim yok, gidersem onu da söylerim. Bu arada, (Yeni) Dostlar Adana'da meşhurdur.

Tike, Set filan gibi ciks yerleri saymıyorum bile. Lüks yerlerde kebap yeme olayına karşıyım, Adana'daki lüks restoranlarda dahi zevk almıyorum yediğim kebaptan.

Şimdilik bu kadar, afiyet olsun :)