Haftalardır bekledim bekledim, turşu işini anlatmayı on dakikaya sığdırmaya kaldım. Fakat yine de, tatilden önce şunu aradan bir çıkarayım da, sezonu tam bitmeden tatilde uğraşırsınız belki.
Şimdi efendim, malzemeler malum, turşuluk sebze, üzüm sirkesi, limon, elma, sarımsak ve kaya tuzu. Kaya tuzu meselesi aslında önemli, bu turşu denen muhteşem şey normal tuzla olmuyor. Fakat Kadıköy için konuşuyorum, Moda'da ve çarşı içinde bu tuzu bulmak mümkün olmadı. Eğer siz de bulamazsanız, normal sofra tuzuna limon tuzu karıştırarak aynı etkiyi yakalayabiliyorsunuz.
Bir de, kavanoz kapaklarınızın yeni olmasında fayda var. Eski olunca kavanoz hava alıyor, turşunun üstü küf oluyor. Ha bir sorun yok, küfü suya tutup yine yiyorsunuz ama gerek de yok.
Ben öncelikle turşunun suyunu hazırladım, sebze kısmına öyle geçtim. Şöyle yapıyoruz,
- 1 ölçek içme suyuna 3 ölçek üzüm sirkesi ekliyoruz. (Turşunun en iyisi sirke ya da limonla olmaz, sirke ve limonla olur. Böyle de uzlaşmacıyımdır.) Sonra bu karışıma, tepeleme dolu olmayan, normal bir tatlı kaşığı ve eritilmiş limon tuzu ekliyoruz. Bi bardağın dibine iki yudum sıcak su koyarak erittim ben; ama eğer kaya tuzu bulmuşsanız limon tuzuna gerek yok.
Olsa da yesek <3 |
Bu arada, karışım size "tuz ruhu soluyormuş" gibi bir his verebilir. Korkmayın, bir şey olmuyor, turşuyu yiyince de ölmüyorsunuz.
Turşuluk sebzelerimizi yıkayıp lokma lokma doğradık. Kavanoza bunlarla beraber halka limon ve yine halka elma dilimi de koyacağız, onları da ayarladık. İçine atıvereceğimiz sarımsaklarımızı soyduk. Evde varsa birkaç adet nohut da atabilirsiniz, kıvamı için iyi olur. Ama şart değil, benim evde yoktu mesela, eksikliğini hissetmedim.
Bu kadar da çok yaptım elinizin artığı. |
Sebzelerimizi iyice bastıktan sonra, turşu suyumuzu ekleyelim. Ağzını sıkıca kapatıp on gün kadar unutalım onları. İlk birkaç günden sonra buzdolabına koymak tavsiye ediliyor, annem öyle dedi.
Benimkiler çok güzel oldu, bi işte sarımsakta elimin ayarı kaçmış. Fakat netice olarak, akşam yemeği diye turşu-ekmek yiyen biri oldum, iftiharla sunarım.
Sevgiler,
Göksun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder