8 Mayıs 2014 Perşembe

adana semalarından salçalı zeytinyağlılar

selam, yine ama bu sefer farklı bir biber dolmasıyla karşınızdayım.

hayatımın en çok yemek yaptığım dönemindeyim, çünkü artık neredeyse hiç dışarıda yemek yemiyorum. bu bir anlamda terapi, çünkü her yemek aslında bir eser ve üstelik insanları mutlu ediyorsunuz. öte yandan da hem bir görev halini alıp sevimsizleşme riski var, hem de yaptıkça yetinmiyorsunuz. örneğin ben sürekli aynı şeyleri yapmaktan aşırı sıkıldım ama "inovasyon" için vaktim ve uygun mutfağım yok. öyle olunca da, terapi diye başladığınız şey sıkıntı oluyor.

yalnız geçenlerde annemin verdiği aklı çok beğendim. tek sorduğum, "zeytinyağlı dolma yapıcam ama içini kavurmadan koysam olmuyor mu?" idi. oluyormuş, anneannem öyle yaparmış, hatta zaten "adanalı zeytinyağlısı" öyle bir şeymiş. "nasıl asimile olmuşum belli değil" diye kendime kızarak, biberi bu kez anneannem usûlü doldurdum ve gördüm ki insan gerçekten hayret ediyor. bu zeytinyağlının etliden tek farkı, içinde et olmaması. varsayın ki salçayı baharatı eklediniz ama kıymayı unuttunuz.

yabanmersini soslu panna cotta değil,
biber salçalı dolma içi.
- biber miktarı 14 adet, ama küçük biberler bunlar. karnıyarık tenceresi derinliğine rahatlıkla sığabilecek ölçüde.
- pirinci sırf buraya yazmak için ölçerek koydum vallahi, normalde ölçmem - ama tutturamam da. bu sefer tam geldi. marketlerde görmüşsünüzdür, paşabahçe'nin bir ölçü bardağı var. o bardak kadar pirinç kullandım. en üst çizgisi 250 ml diyor, benimki de 300 olsun.
- içine büyük bir soğan doğradım. yemeğe kullanmaya alıştığınız soğanın 1.5 katını filan düşünün, ya da iki küçük soğan.
- farklılaşmaya başlıyoruz... bir adet domatesi soyup doğrayalım.
- tıpkı etli bir yemek yapar gibi, dolu bir çorba kaşığı biber salçası ekleyelim.
- iki üç diş sarımsak dövüp koyalım. (sarımsak dövmeye giriş: havana biraz tuz atıp öyle dövün.)
- sulu bir yarım limonu sıkıp dökelim üstüne.
- yenibahar tarçın üzüm şeker filan eklemiyoruz. tek baharatımız karabiber. tuzu saymıyorum bile zaten, tuzsuz hayat mı olur.
- üzerine zeytinyağını da ekleyip, yoğuralım iyice.

biberlerimizi bununla dolduralım ama pirincimiz çiğ, yani şişecek. o yüzden sıkı sıkı doldurmamak lazım. üstlerini ise, isterseniz biberin kendi kapağıyla kapatın ama bence domates hem daha güzel görünüyor, hem de daha lezzetli oluyor.

bunun da üzerine bir tabağı ters kapatıyoruz ki dolmalar pişersen dağılmasın.

üzerine yine zeytinyağı gezdirelim. pirinci ölçtüğümüz bardağın yarısı kadar su koyalım. ağzını kapat, altını aç, kaynayınca kıs, yarım saat. hemen değil, ılıyınca ye.


o gün, kendi işime resmi olarak başladığım ilk gündü. o ilk gün, bana ilk vekaletname geldi ve ilk işimi onunla yaptım. o ilk iş de, anayasa mahkemesi'ne bireysel başvuru oldu. sonra eve geldim, haşim kılıç'a hazırladığım lafları aklımdan geçirerek ilk kez adanalı zeytinyağlısı yaptım. çok iyi oldu çok da güzel iyi oldu. afiyet olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder