İşte tam da bu sebeple, peynirli ve “içerikli” burgerleri daha çok seviyorum. Mantarlı bir çizburger yesem kendimden geçerim hatta. Uuu canım istedi bak.
Bir ara burgerci dolaşıyorduk. Yazacaklarım ayrı ayrı yerlerde bulunuyordu, ben de “özet geçip” buraya toparlayayım dedim… Burayı kullanmaya çok önceden başlamalıymışım, evet.
Buyrun efendim, gittiğim yerler ve aldığım notlar bilgilerinize iftiharla sunulur:
*
Yerleşim düzeni itibariyle genel olarak bütün burgerciler aynı durumda. "Ye ve defol git" diyor adam. "İki hamburgere 40 lira vermiş olman senin sorunun ve buraya restoran muamelesi yapmanı gerektirmez" dendiğini açıkça algılıyorsunuz. Kaldı ki insan kendini hemen kalkmak zorunda hissetmese bile zaten sırtı ağrıdığından istemese de kalkıyor.
Bir tek Moda’daki Burger Box böyle olmayabilir, onu da anlatıciiz…
Sıradan gidelim, web siteleri için lütfen başlıklara tıklayınız...
Burger House:
Düşünün ki ben buraya son gittiğimde adı hala “Günaydın Burger House” idi. Burada verilmek istenen mesaj: Gitmeyeli çok oldu, bilgiler güncel değil.
Burası benim aklımda ekmeğiyle kaldı. Gerçekten leziz. İyi pişmiş, susamlı filan. İnsanı "şişiren" bir ekmek değil.
Köfte, beklentimin zaten çok yüksek olmadığı bir şey. Ağzıma dolu dolu et tadı geliyorsa tamamdır ki geliyor. Gittiğim burgerciler arasında Günaydın'la Dükkan'ı ayrı tutarım; buranın köftesi Dükkan'ınkinden şeklen daha düzgün. Yani her ısırıkta ağzınıza aynı miktarda köfte gelmesi mümkün. Dükkan'da ise mesela, köftenin ortası daha kalın. Gramajları ise aynı.
Bir de, geçen Uğur söyledi, etlerini dışarıdan almıyorlarmış. Takdir ettim. Gerçi işi ciddiye almayacak olan adam her şekilde almaz, ama et gibi majör bir değişkenin "tedarikçi inisiyatifine" bırakılmamış olması her durumda daha güvenilir bir algı oluşturuyor. Etlerinden bir şikayet olursa karşınıza geçip "Eeööö bizim et aldığımız adam dağa kaçmış da, dağı da inek içmiş, ondan böyle..." diyecek halleri yok yani.
Bir de, geçen Uğur söyledi, etlerini dışarıdan almıyorlarmış. Takdir ettim. Gerçi işi ciddiye almayacak olan adam her şekilde almaz, ama et gibi majör bir değişkenin "tedarikçi inisiyatifine" bırakılmamış olması her durumda daha güvenilir bir algı oluşturuyor. Etlerinden bir şikayet olursa karşınıza geçip "Eeööö bizim et aldığımız adam dağa kaçmış da, dağı da inek içmiş, ondan böyle..." diyecek halleri yok yani.
Patates donmuş değil, bu güzel. Tadı da güzel. Baharatlı ya da elma dilimli yapıyorlar mı bilmiyorum, ama parmak patates gayet ağız dolduruyor, hoşuma gitti. Görselini aradım mamafih bulamadım. Sitelerinde ise "Dünyanın ünlü markaları Lambweston, Mccain ve Wersing'in özel reçetelerine göre hazırlanmıştır. Detayı hiç sormayın, bize bırakın siz keyfini çıkarın!" yazmışlar. Zaten niye sorayım ki, patatesini yerim bağını sormam. (Not: Sonradan http://bizusenmedik.blogspot.com/2009/12/gunaydn-burger-house.html adresinde buldum ama onu koysam şu alttakini koyamayacaktım. Hem siz kendiniz tıklayın, vatandaşın blog'u tıklanmış olsun. Özümde iyi bir insanım, evet.)
Garlic mushroom burger. En sevdiğim. Gerçi ağzıma sığmıyor :/ |
Menü zengin. Yani zengin derken, aslında "yeniliksel" olmayan şeyleri ayrı tutuyorum. Atıyorum bi bacon'lı buger tabii ki olacak, ya da cheddar'lı. Allah'ım neler konuşuyorum ben, evinde Dost Yoğurt yiyen biri olarak nasıl cümleler bunlar... Neyse konuya dönüyorum, çeşit derken mesela, quesadilla burger'leri var. Ya da jalapenos'lu. Olmadı Arnavut soslu, köz biberli. Güzel şeyler bunlar.
İnternet sitelerinde göremedim, fakat biz gittiğimizde bir burger yerine üç küçük burgerli çeşitleme yapabiliyorduk. Ben öyle yaptım birinde, çok da hoşuma gitti. "Yeni şeyler denemezse ölecek" hastalığından mütevellit, menüde ne varsa bi parmaklamak eğilimindeyimdir zira. Yalnız ben üçlü isterken şöyle bir sıkıntı oldu, her hamburgerin küçüğünü isteyemiyorsun. Belli bir üçleme var, ya onu isteyeceksin, eğer değişiklik yapmak istersen de ya birinden iki tane isteyebiliyorsun, ya da değiştirmek istediğine "çok benzer" bir şey seçiyorsun. Yani atıyorum, sen birini tavukluyla değiştirmek istiyorsan, o olmuyor. Ancak işte, çizburgerine mantar ekletebilirsin filan gibi. Açıkçası biraz anlamsız bulmuştum ama ne yapalım... Bir de, aslında bunu Dükkan'da yazmak lazım belki bilemiyorum ama, Günaydın'ın küçükleri Dükkan'ın küçüklerinden daha küçük. Bir anlamda iyi, çünkü hepsini bitirmek sıkıntı oluyor.
Fiyat bakımından, Dükkan'dan yarım tık altta duruyor. Ama yarım yani, o kadar. Yine iki kişi 50 lirayı gözden çıkarın siz, patatesiydi kolasıydı derken gider yani.
Ama o garlic mushroom burger... Gerçekten özlenesi bir şey... Yiyin yedirin.
*
Dükkan Burger:
Önce bir son dakika haberi, buranın sahibi Emre Mermer iflas etti geçenlerde. Buna ilişkin link vereyim dedim ama Google'a "emre mermer iflas" yazınca efendim "sosyete kasabı iflas etti" "sosyete kasabını eşi kiminle bastı" gibi haberler çıkıyor. Tarzım değil.
Sadece diyecektim ki, Dükkan'lara kayyım atanmış diye duydum, muhtemelen hamburgerler bozulur, bugünlerde gittiniz gittiniz. Gidin. Yani ben daha çok Günaydın'cıyım ama Dükkan da ayrıdır.
Dükkan'da en sinir olduğum şey dekor. Yani daha doğrusu dekorsuzluk. Tamam orası bir restoran değil burgerci, tamam rahat bir ortam, mum ışığı, çatal bıçak takımı filan beklemiyoruz, tamam uzun uzun oturmak için gelmedik. Ama bi lavabo koysaydınız ya. Bildiğin teneke kovayı lavabo, bildiğin alaturka tuvalet hortumunu musluk yapma ya. Yapma bunu bana. İki hamburger bir patates iki biraya 60 lira alıyorsan, bunu yapma. Çünkü bu bir "konsept" değil, hortumu konsept diye iteleme çabası. Ya da ben çok yanlış gelmişim.
Hani bakımsız ve salaş görünmek için dünyanın parasını ve zamanını harcayan ergen ruhlu tipler var ya, onlar gibi. Geçen gün taktığım "smart casual'lardan" birkaç tık daha "ergen" bir durum.
Bizim Adana'da sokakta şırdancılar olur, geceleri çıkarlar. İki masa dört tabure, şırdanı da eski tip pembe bar kağıdına sarıp eline öyle verir, basar kimyonu yer kalkarsın. Hizmet aynı, fiyat ise en fazla onda biri kadar. Mis.
Eyyamcılığı bırakıp "esasa" girelim... Dükkan'ın sitesine bakınca, Günaydın'ınki biraz "overdose" geliyor. Dükkan, fast food kültürüne daha uygun bir görsellik sunmakta, kendinizi rodeodan yeni dönmüş bir kovboy gibi hissetmeniz mümkün. Altınızda kot üstünüzde kareli gömlek olması tercih sebebi. Fakat Günaydın çok daha içerikli, daha şehirli, daha "iş güç sahibi."
Ekmeği günaydın gibi akılda kalıcı değil, hatırlamıyorum. Zaten buranın asıl olayı patatesi bence.
Onur buradaki patatesin donmuş olduğunu iddia ediyor ama ben bilemedim, çünkü tadı çok güzel. Gittiğim burgerciler arasında en iyi patatesin burada olduğunu söyleyebilirim.
Köfte konusuna Günaydın'da değindim zaten, bu ikisinin esaslı bir farklı olduğunu düşünmüyorum. Genel olarak, orta pişmiş 140 gr. kocaman köfteyi hamburger ekmeğinin içinde görmek beni mutlu ediyor. Yalnız işte köftenin şekli önemli, ortası şişik olursa iyi olmuyor.
Bu arada şimdi öğrendim, bunlar da eti kendi çiftliklerinden alıyorlarmış. Aferin.
Menüleri Günaydın kadar zengin değil. Mesela tavuklu yok ama burada da sucuklu var. Satır burger yemedim ama çok leziz görünüyor, tereyağlı burger ise leziz ama çok fazla tereyağlı, insanı çok fazla "kesiyor." Bunun dışında, mantarlı yok, blue cheese'li yok, bir ara zeytinli "çakma kral" vardı o yok, (gerçi zaten çok deli tuzluydu o, tuz yalayan biri olarak ben bile yiyememiştim) yok oğlu yok. Hamburger, çizburger, sucuk burger, tereyağlı, satır köfteli ve dükkan burger var. Aslında bir hamburgerci için gayet yeterli görünen bir menü, "boşan da semerini ye" derken haklısınız. Fakat işte, ilk Günaydın'a gidince, beklenti yükseliyor biraz...
Yine menüde görünmemekle beraber, 3'lü hamburger alabiliyordunuz bir ara. Ben ondan yemiştim ilk, ama fazla gelmişti. O küçük hamburgerler aslında o kadar da küçük değil, 3 küçük yiyince aslında 2 büyük yemiş oluyoruz.
Ben tabii her şeyin en karışığını seven biri olarak, buranın en çok Dükkan Burger'ini sevdim. Köfte, dana bacon, cheddar ve soğan var. Gerçi pişmiş soğandan çok hoşlanmıyorum ama burgerciler beni ona da alıştırdı sayılır.
Of çok canım istedi yalnız. Beyler :(
*
Evet şimdi, ilk anlattığım ikisinin yanında "diğerleri" olan gruba geçiyoruz...
*
Mano Burger:
Buranın Dükkan ya da Günaydın ile kıyaslanmaması lazım; bariz farklılar çünkü.
Dekor ve sunum açısından neredeyse Dükkan'ın aynısı, ama tuvaletleri düzgün. Lavabosu var.
Fiyatları daha makul. Köfteler daha küçük, hamburgerler daha ince, yani çok daha kolay yeniyor. Bu konuda "ağza sığma" kriterini işleten biri olarak, rahatlıkla yiyebildiğimi söyleyebilirim.
Bu arada köfteleri daha küçük deyince, sitelerindeki menüye bakıp aldanmayın... Ben baktım ve ezberim şaştı, ne oluyor diye kaldım, benim gittiğim aslında Mano değil miydi ya da aslında kaşık yok mu? Çünkü ben gayet, tek köfteli, aşağıda gördüğünüz türden, tamam lezzetli ama süfer de olmayan, makul bir hamburger yedim. Fakat sitelerine baktığınızda tüm çeşitleri toplam 100 küsür gramlık iki köfteyle yapılmış görüyorsunuz, aklınız karışıyor. Meğer bunun teklisi ayrı çiftlisi ayrıymış. E çok mantıklı, peki ben bunu nasıl fark edemedim, o muamma.
Tüm hamburger çeşitlerinin peynirli olması çok hoş. Zira bence burger, peynirli olması gereken bir şey. Yine tüm burgerlerde standart olarak Mano Sos var, leziz ama dikkat, hafif acımtrak. Sevmeyenler olabilir. Ben burada Camarillo seçiyorum, sebebi malum, en karışığı o çünkü. Hem peynirli hem zeytinli.
Hamburgerdeki zeytin, Dükkan'ın eski çakma kral'ı gibi tuz manyağı yapmıyor, gayet doğru düzgün. Beğendili bir hamburgerleri var ama henüz denemedim. Enteresan olabilir. Mesela Burger Box'ta hamburgerin yanında patlıcan salatası getiriyorlar, gayetten de güzel gidiyor. Bu arada, güya ilk gittiğimde de "bir sonrakinde beğendiliyi deneyeyim" demiştim ama Camarillo'yu görünce unuttum... Fakat bu kez kararlı duruşumdan ödün vermeyeceğim...
Patatesi donmuşundan yapıyorlar; Mano bu konuda "abilerinin" yanına bile yaklaşamaz. Tamam köftenin küçük olmasını sorun etmem çünkü zaten "dublex" söyleyip köftesel güdülerimizi tatmin edebiliyoruz. Ama patates mühim, patates kesinlikle güzel olması gereken bir şey.
Yani "markalı hamburger" yiyeyim ama 20 lira vermeyeyim diyorsanız, olur burası. Nitekim "trenchkot" burası için "Mano olan bir yerde, Burger King gereksiz." demiş. Evet, Mano olan yerde sadece Burger King gereksiz.
*
Burger Box:
Ah ben en çok burayı seviyorum... Günaydın kadar "orgazmik" değil ama hem makul fiyatlı, hem otururken sırtın ağrımıyor, hem de Moda'da.
Evet "mahalleciliği" bırakıp "öhm" diyerekten konuya girelim...
Mano'dan iyi, ama bir Günaydın ya da Dükkan değil. Performans olarak "büyüklere" gaayet yakın, fiyat olaraksa Mano ayarında. Yani bence son derece tercih edilebilir bir yer, çünkü en iyileri o "büyükler" ama onlara sinir oluyorum.
Küçük burgeri, Dükkan'ın küçüğünden daha küçük. Ama bence bu iyi bir şey, çünkü 140 gr. köftenin, ah hep aynı şeyi söylüyorum, "sığmama" sorunu var. Yemeyi beceremiyorum.
Ama zaten köftenin sorunu gramajı değil. Kendisi. Aslında güzel, ama "az-orta pişsin" dediğin zaman kenarlarının yanması pek iyi olmuyor... Çiğ mi istesek acaba bi dahaki sefer?
Burgerle beraber tadımlık bir patlıcan salatası getiriyorlar. İçinde ne olduğunu çözemedim ama değişik ve güzel bir şey. Yani çözemedim derken, o tadı biliyorum ama neyin verdiğini bilmiyorum. Beyaz bir salata, bildiğin terbiyeli patlıcan gibi görünüyor. Ama deneyin bence, enteresan çünkü.
Baharatlı patates çok hafif acı ve çok lezzetli. Normal kızartma istemediğimiz için, patatesin hazır olup olmadığını anlayamadım. Baharatlı olunca farkı anlamıyorum çünkü. Sitelerinde donmuş olmadığı söyleniyor ama denemek lazım.
Dekorasyon güzel, oturabiliyorsun. Arkana yaslanabiliyorsun filan, uzun boyluysan eğer birkaç kat olman da gerekmiyor hem. Benim öyle sorunlarım yok, alçak yerlere de oturabilirim gayet; ama uzunların hayatı çok zor. Hem buranın tuvaletlerinde bildiğin normal bir lavabo, normal bir kapı filan var. Beğendim. Servislerini tabak çanakla filan yapıyorlar, fena da olmuyor açıkçası. Çünkü o "kağıt üstünde" yeme konseptini son derece özenti buluyorum. Hamburger gibi hiçbir "kökeni" olmayan, hatta "olayı kökensizlik" olan bir yiyeceğe zorla "yeme adabı" kazandırmaya çalışılıyormuş gibi geliyor. Yapay şeyler bunlar.
Ekmeğinin bir olayı yok, bu konuda Günaydın hala "rules." Yani tabii ki marketten aldıkları Uno'yu itelemiyorlar, daha neler, ama işte akılda kalan bir unsur değil ekmek.
Ben burada Chef's yedim, çok da memnun kaldım. Daha büyük bir fotoğrafını eklemek isterdim ama siteleri düzgün çalışmıyor, Google'da da aradığımı bulamadım.
Çeşit anlamında burada da bir sıkıntı var, biri tavuk olmak üzere 6 çeşit bulabiliyorsunuz ama hem mantar hem peynir hala sadece Günaydın'da var. Hamburgercilerin zeytin ve mantar açılımı yapmaları lazım bence, benim gibi pisboğazların da tatmin edilmesi lazım.
Fazla gitmedim, ama komşumdur, severim. Hem hamburgerinizi yedikten sonra hemen karşınızdaki ali Usta'dan dondurmanızı alabilir, ya da isterseniz iki adım daha gidip çay bahçesinde oturabilirsiniz. Çünkü Moda, İstanbul'un en güzel yeri.
*
J Burger:
Valla diğer hiçbir burgercinin karşısında, hiçbir tercih gerekçesi bulamıyorum burası için.
Bir kere patatesi çok kötü. Bildiğin Mc Donald's patatesi, o kadar kötü. Tamam diğerlerine verilen para da gözüme batıyor ama hiç olmazsa güzel şeyler yiyoruz.
Sadece New York yedik, diğer ürünlerini bilmiyorum. Benim o ürünü seçme sebeplerimden biri mantarlı olmasıydı. Fakat burgerin içinde mantar bulmak için sıkı bir arkeolojik çalışma gerektiğini fark edince aramaktan vazgeçtim.
Masada ketçap mayonez hardal gibi malzemeler yok, niye ki? Tamam mutlaka isteyince geliyordur, ama insanın kendisini o kuntik sosa mecbur hissetmesi hoş değil. Kuntik dedim evet; kardeşim eğer öyle bi sos kullanıyorsan, müşterine bunu neden söylemiyorsun? Neden ben yediğim şeyin içini açıp o kuntik sosu ekmekten kazımakla uğraşayım? Sana gelmeden önce "Hmmm acaba J Burger nasıl bir sos kullanıyormuş bakalım..." diye araştırma yapmak zorunda mıyım?
Ketçap sevmem fazla, o yüzden ketçap hadisesini iyi değerlendiremiyor olabilirim. Ama biraz su katılmış market salçası gibi geldi bana. Kusura bakma da yani, bilemiyorum...
Aaa en önemlisini unuttum... Köfte... Kuntik sosla birlikte en önemli sebep!
Benim yediğim burgerde hem biftek hem köfte vardı. Tüm ürünlerde mi böyle yoksa benimkinde biftek de var diye mi bilmiyorum, ama yediğim köftenin bizim Tek Büfe'nin köftesinden esaslı bir farkını görmedim. Cidden görmedim. Yok, bildiğin market köftesi. O köftenin kilosu bile 20 lira değildir, ben bir burgere 20 lirayı gidin köftesini marketten alın diye mi verdim?
Buranın normal burgerlerinin köftelerinin daha bi dolgun ve leziz olmasını umuyorum. Yani öyle olmalı, düz market köftesine 20 lira verilir mi? Eğer hepsi böyleyse, Dükkan'ın ya da Günaydın'ın köfteleriyle bunlar 3 servis çıkarır.
Sonuç itibariyle, ı ıh. Buranın cidden lüzumu yok. 20 liram bana batıyorsa gider Günaydın'da yerim.
*
Bir sonraki bölümde, Burger Lounge, Gourmet Kitchen Burger ve (Serhat'ın tavsiyesiyle) Happy Moon's'a niyetliyim.
O arada Ankara'ya gidersem, Burger Story de var aklımda.
Bizden ayrılmayın.
Önce bir son dakika haberi, buranın sahibi Emre Mermer iflas etti geçenlerde. Buna ilişkin link vereyim dedim ama Google'a "emre mermer iflas" yazınca efendim "sosyete kasabı iflas etti" "sosyete kasabını eşi kiminle bastı" gibi haberler çıkıyor. Tarzım değil.
Sadece diyecektim ki, Dükkan'lara kayyım atanmış diye duydum, muhtemelen hamburgerler bozulur, bugünlerde gittiniz gittiniz. Gidin. Yani ben daha çok Günaydın'cıyım ama Dükkan da ayrıdır.
Dükkan'da en sinir olduğum şey dekor. Yani daha doğrusu dekorsuzluk. Tamam orası bir restoran değil burgerci, tamam rahat bir ortam, mum ışığı, çatal bıçak takımı filan beklemiyoruz, tamam uzun uzun oturmak için gelmedik. Ama bi lavabo koysaydınız ya. Bildiğin teneke kovayı lavabo, bildiğin alaturka tuvalet hortumunu musluk yapma ya. Yapma bunu bana. İki hamburger bir patates iki biraya 60 lira alıyorsan, bunu yapma. Çünkü bu bir "konsept" değil, hortumu konsept diye iteleme çabası. Ya da ben çok yanlış gelmişim.
Hani bakımsız ve salaş görünmek için dünyanın parasını ve zamanını harcayan ergen ruhlu tipler var ya, onlar gibi. Geçen gün taktığım "smart casual'lardan" birkaç tık daha "ergen" bir durum.
Bizim Adana'da sokakta şırdancılar olur, geceleri çıkarlar. İki masa dört tabure, şırdanı da eski tip pembe bar kağıdına sarıp eline öyle verir, basar kimyonu yer kalkarsın. Hizmet aynı, fiyat ise en fazla onda biri kadar. Mis.
Eyyamcılığı bırakıp "esasa" girelim... Dükkan'ın sitesine bakınca, Günaydın'ınki biraz "overdose" geliyor. Dükkan, fast food kültürüne daha uygun bir görsellik sunmakta, kendinizi rodeodan yeni dönmüş bir kovboy gibi hissetmeniz mümkün. Altınızda kot üstünüzde kareli gömlek olması tercih sebebi. Fakat Günaydın çok daha içerikli, daha şehirli, daha "iş güç sahibi."
Ekmeği günaydın gibi akılda kalıcı değil, hatırlamıyorum. Zaten buranın asıl olayı patatesi bence.
Onur buradaki patatesin donmuş olduğunu iddia ediyor ama ben bilemedim, çünkü tadı çok güzel. Gittiğim burgerciler arasında en iyi patatesin burada olduğunu söyleyebilirim.
Köfte konusuna Günaydın'da değindim zaten, bu ikisinin esaslı bir farklı olduğunu düşünmüyorum. Genel olarak, orta pişmiş 140 gr. kocaman köfteyi hamburger ekmeğinin içinde görmek beni mutlu ediyor. Yalnız işte köftenin şekli önemli, ortası şişik olursa iyi olmuyor.
Bu arada şimdi öğrendim, bunlar da eti kendi çiftliklerinden alıyorlarmış. Aferin.
Çok güzel ama işte mantar da olsaymış... |
Yine menüde görünmemekle beraber, 3'lü hamburger alabiliyordunuz bir ara. Ben ondan yemiştim ilk, ama fazla gelmişti. O küçük hamburgerler aslında o kadar da küçük değil, 3 küçük yiyince aslında 2 büyük yemiş oluyoruz.
Ben tabii her şeyin en karışığını seven biri olarak, buranın en çok Dükkan Burger'ini sevdim. Köfte, dana bacon, cheddar ve soğan var. Gerçi pişmiş soğandan çok hoşlanmıyorum ama burgerciler beni ona da alıştırdı sayılır.
Of çok canım istedi yalnız. Beyler :(
*
Evet şimdi, ilk anlattığım ikisinin yanında "diğerleri" olan gruba geçiyoruz...
*
Mano Burger:
Ortam güzel. Ne Dükkan kadar plaza, ne Günaydın kadar Cadde |
Buranın Dükkan ya da Günaydın ile kıyaslanmaması lazım; bariz farklılar çünkü.
Dekor ve sunum açısından neredeyse Dükkan'ın aynısı, ama tuvaletleri düzgün. Lavabosu var.
Fiyatları daha makul. Köfteler daha küçük, hamburgerler daha ince, yani çok daha kolay yeniyor. Bu konuda "ağza sığma" kriterini işleten biri olarak, rahatlıkla yiyebildiğimi söyleyebilirim.
Bu arada köfteleri daha küçük deyince, sitelerindeki menüye bakıp aldanmayın... Ben baktım ve ezberim şaştı, ne oluyor diye kaldım, benim gittiğim aslında Mano değil miydi ya da aslında kaşık yok mu? Çünkü ben gayet, tek köfteli, aşağıda gördüğünüz türden, tamam lezzetli ama süfer de olmayan, makul bir hamburger yedim. Fakat sitelerine baktığınızda tüm çeşitleri toplam 100 küsür gramlık iki köfteyle yapılmış görüyorsunuz, aklınız karışıyor. Meğer bunun teklisi ayrı çiftlisi ayrıymış. E çok mantıklı, peki ben bunu nasıl fark edemedim, o muamma.
Böyle bir şeyler. Fotoğraf Düşünen Adam'dan. |
Hamburgerdeki zeytin, Dükkan'ın eski çakma kral'ı gibi tuz manyağı yapmıyor, gayet doğru düzgün. Beğendili bir hamburgerleri var ama henüz denemedim. Enteresan olabilir. Mesela Burger Box'ta hamburgerin yanında patlıcan salatası getiriyorlar, gayetten de güzel gidiyor. Bu arada, güya ilk gittiğimde de "bir sonrakinde beğendiliyi deneyeyim" demiştim ama Camarillo'yu görünce unuttum... Fakat bu kez kararlı duruşumdan ödün vermeyeceğim...
Patatesi donmuşundan yapıyorlar; Mano bu konuda "abilerinin" yanına bile yaklaşamaz. Tamam köftenin küçük olmasını sorun etmem çünkü zaten "dublex" söyleyip köftesel güdülerimizi tatmin edebiliyoruz. Ama patates mühim, patates kesinlikle güzel olması gereken bir şey.
Yani "markalı hamburger" yiyeyim ama 20 lira vermeyeyim diyorsanız, olur burası. Nitekim "trenchkot" burası için "Mano olan bir yerde, Burger King gereksiz." demiş. Evet, Mano olan yerde sadece Burger King gereksiz.
*
Burger Box:
Penceren bakınca Moda Caddesi. |
Evet "mahalleciliği" bırakıp "öhm" diyerekten konuya girelim...
Mano'dan iyi, ama bir Günaydın ya da Dükkan değil. Performans olarak "büyüklere" gaayet yakın, fiyat olaraksa Mano ayarında. Yani bence son derece tercih edilebilir bir yer, çünkü en iyileri o "büyükler" ama onlara sinir oluyorum.
Küçük burgeri, Dükkan'ın küçüğünden daha küçük. Ama bence bu iyi bir şey, çünkü 140 gr. köftenin, ah hep aynı şeyi söylüyorum, "sığmama" sorunu var. Yemeyi beceremiyorum.
Ama zaten köftenin sorunu gramajı değil. Kendisi. Aslında güzel, ama "az-orta pişsin" dediğin zaman kenarlarının yanması pek iyi olmuyor... Çiğ mi istesek acaba bi dahaki sefer?
Burgerle beraber tadımlık bir patlıcan salatası getiriyorlar. İçinde ne olduğunu çözemedim ama değişik ve güzel bir şey. Yani çözemedim derken, o tadı biliyorum ama neyin verdiğini bilmiyorum. Beyaz bir salata, bildiğin terbiyeli patlıcan gibi görünüyor. Ama deneyin bence, enteresan çünkü.
Baharatlı patates çok hafif acı ve çok lezzetli. Normal kızartma istemediğimiz için, patatesin hazır olup olmadığını anlayamadım. Baharatlı olunca farkı anlamıyorum çünkü. Sitelerinde donmuş olmadığı söyleniyor ama denemek lazım.
Dekorasyon güzel, oturabiliyorsun. Arkana yaslanabiliyorsun filan, uzun boyluysan eğer birkaç kat olman da gerekmiyor hem. Benim öyle sorunlarım yok, alçak yerlere de oturabilirim gayet; ama uzunların hayatı çok zor. Hem buranın tuvaletlerinde bildiğin normal bir lavabo, normal bir kapı filan var. Beğendim. Servislerini tabak çanakla filan yapıyorlar, fena da olmuyor açıkçası. Çünkü o "kağıt üstünde" yeme konseptini son derece özenti buluyorum. Hamburger gibi hiçbir "kökeni" olmayan, hatta "olayı kökensizlik" olan bir yiyeceğe zorla "yeme adabı" kazandırmaya çalışılıyormuş gibi geliyor. Yapay şeyler bunlar.
Chef's burger. Bacon ve peynirli. |
Ben burada Chef's yedim, çok da memnun kaldım. Daha büyük bir fotoğrafını eklemek isterdim ama siteleri düzgün çalışmıyor, Google'da da aradığımı bulamadım.
Çeşit anlamında burada da bir sıkıntı var, biri tavuk olmak üzere 6 çeşit bulabiliyorsunuz ama hem mantar hem peynir hala sadece Günaydın'da var. Hamburgercilerin zeytin ve mantar açılımı yapmaları lazım bence, benim gibi pisboğazların da tatmin edilmesi lazım.
Fazla gitmedim, ama komşumdur, severim. Hem hamburgerinizi yedikten sonra hemen karşınızdaki ali Usta'dan dondurmanızı alabilir, ya da isterseniz iki adım daha gidip çay bahçesinde oturabilirsiniz. Çünkü Moda, İstanbul'un en güzel yeri.
*
J Burger:
Büyüğü yoktu. |
Bir kere patatesi çok kötü. Bildiğin Mc Donald's patatesi, o kadar kötü. Tamam diğerlerine verilen para da gözüme batıyor ama hiç olmazsa güzel şeyler yiyoruz.
Sadece New York yedik, diğer ürünlerini bilmiyorum. Benim o ürünü seçme sebeplerimden biri mantarlı olmasıydı. Fakat burgerin içinde mantar bulmak için sıkı bir arkeolojik çalışma gerektiğini fark edince aramaktan vazgeçtim.
Masada ketçap mayonez hardal gibi malzemeler yok, niye ki? Tamam mutlaka isteyince geliyordur, ama insanın kendisini o kuntik sosa mecbur hissetmesi hoş değil. Kuntik dedim evet; kardeşim eğer öyle bi sos kullanıyorsan, müşterine bunu neden söylemiyorsun? Neden ben yediğim şeyin içini açıp o kuntik sosu ekmekten kazımakla uğraşayım? Sana gelmeden önce "Hmmm acaba J Burger nasıl bir sos kullanıyormuş bakalım..." diye araştırma yapmak zorunda mıyım?
Ketçap sevmem fazla, o yüzden ketçap hadisesini iyi değerlendiremiyor olabilirim. Ama biraz su katılmış market salçası gibi geldi bana. Kusura bakma da yani, bilemiyorum...
Vallahi kasten seçmedim, sitelerinde başka görüntü yok. |
Benim yediğim burgerde hem biftek hem köfte vardı. Tüm ürünlerde mi böyle yoksa benimkinde biftek de var diye mi bilmiyorum, ama yediğim köftenin bizim Tek Büfe'nin köftesinden esaslı bir farkını görmedim. Cidden görmedim. Yok, bildiğin market köftesi. O köftenin kilosu bile 20 lira değildir, ben bir burgere 20 lirayı gidin köftesini marketten alın diye mi verdim?
Buranın normal burgerlerinin köftelerinin daha bi dolgun ve leziz olmasını umuyorum. Yani öyle olmalı, düz market köftesine 20 lira verilir mi? Eğer hepsi böyleyse, Dükkan'ın ya da Günaydın'ın köfteleriyle bunlar 3 servis çıkarır.
Sonuç itibariyle, ı ıh. Buranın cidden lüzumu yok. 20 liram bana batıyorsa gider Günaydın'da yerim.
*
Bir sonraki bölümde, Burger Lounge, Gourmet Kitchen Burger ve (Serhat'ın tavsiyesiyle) Happy Moon's'a niyetliyim.
O arada Ankara'ya gidersem, Burger Story de var aklımda.
Bizden ayrılmayın.