2 Ocak 2012 Pazartesi

Damak zevkime dokunma!

Aslında bu haberi biraz önce koridorda'da yazdım, buraya alarak yaptığım tek şey kendimi tekrar etmek. Ama midemizi ilgilendirdiğinden ve kayıtlara geçmesi bakımından, kendimi tekrar ediyor olma halini kabul ediyorum.

Obeziteyle mücadele çerçevesinde, lokantalardaki menülere kalori yazılacakmış. 

Bakan Recep Akdağ,  hareketi sigarayla mücadeleyle kıyaslamış ve bunun daha zor olduğunu söylemiş.

Obezitenin bir hastalık olarak tanınması ve hastaya tedavi imkanı sağlanmasını elbette savunuyorum. Bunun tartışması olmaz.

Ama iyi de, bu hastalık münhasıran kalori hesabına bağlı değil ki. “Metabolizma” ayrı bir şey. Ve ayrıca, insanın sigaraya başlama ve bağımlı olma hikayesi ile, yemek yeme zevki bambaşka şeyler.

Dünya üzerinde iyi yapılmış bir yemeği yemek kadar zevk aldığım pek az şey vardır. Menülere kalori yazılmasının, sigara paketlerine “sağlığa zararlıdır” yazılmasıyla bir tutulmasını esefle kınıyorum. Sigara bağımlılıktır fakat yemek, bir hayattan zevk alma şeklidir. Zevkime dokunma!

Sayın Bakan evhanımı “günlerinde de” pasta börek değil sebze meyve tüketilmesini istemiş.

Oldu, bayramlarda da brokoli ikram edelim.

*
Bak şimdi, okullarda hamburger tüketiminin azaltılması, salt sağlık açısından bakıldığında, faydalı görünen bir şey. Fakat öte yandan, ne yedireceksin ki çocuklara? Evde kendisine yemek hazırlayıp yanına koyacak bir annesi var mı bu çocuğun, ya da o anne gerçekten de bunu yapabilecek durumda mı? Benim annem değildi mesela; bütün gün delicesine çalışıp bir de gelip evde çalışan bir kadından sabahın köründe kalkıp bana yemek hazırlamasını kim isteyebilir? Ki o yemek de yine ekmek arası köfteden gayri ne olabilir?

Bu çocuğun yemekhaneye verecek parası var mı?

Deli gibi koşup terleyen çocuklarla ergenlikten gözü dönmüş gençleri haşlanmış sebzeyle mi besleyeceksin?

Uzayda mı yaşıyorsun?

*
Hem bir kere, senin ayıla bayıla yediğin o saraysal yemeklerin en hafifi bile en baba hamburgerden daha ağır? Bunu napıcaz? Kendi yaptığın karnıyarığı dışarıdaki sosisli sandviçten daha sağlıklı kılan tek şey, kullandığın eti ve yağı kendin seçmiş olman. Başka bir şey değil yani. Kaldı ki, karnıyarıkta kuzu eti esastır, yani sırf kullandığın kıyma bir Mc Donald's menüsü ediyor be.

Demem o ki, obeziteyle mücadele böyle olmaz abicim. Senin mutfağın ve yeme içme kültürün buna müsait değil. Akşam yemeğini zengin sofralarda uzun uzun oturarak yemeyi seven bir ırkın ahvadısın.

Öyle, gavur ellerindeki gibi "eline al yiye yiye git" tarzı karın doyurmak buralarda o yüzden muteber değil. Fish&chips o yüzden asla ana yemek olamaz. Annemizden sade suya haşlanmış makarnayı ağlayarak istedik biz, "doğru düzgün yemek ye!" diyerek ağzımıza tıkılan imambayıldıyı reddederken.

Yani bu iş restoran menüsüne kalori yazmak işi değil. Sabah ağzına tahin-pekmez itiştirilerek okula gönderiliyorsan, o hesaplar sana gelmez abicim.

Bu hastalığın başka bir sebebi varsa, ki olmaması mümkün değil, önce bunu bi araştır bence.

Yoksa, hayat Kebapçı Halil Usta'ya gitmeden geçmez.


4 yorum:

  1. ilk yorum yazan olan istedim sadece. detaylıca okuyup yorumlarımı daha sonra yazacağım.:) blogun hayırlı olsun dagny:)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim, heyecanla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
  3. bence pek şükela, pek kral olmuş... özellikle
    "Demem o ki, obeziteyle mücadele böyle olmaz abicim. Senin mutfağın ve yeme içme kültürün buna müsait değil. Akşam yemeğini zengin sofralarda uzun uzun oturarak yemeyi seven bir ırkın ahvadısın. "
    kısmı...

    YanıtlaSil
  4. o senin krallığın :) teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil